Kanser tedavisinde moralin tedaviye katkısının yüzde 25 olduğunu biliyor muydunuz?

Beynimiz her durum karşısında ayrı kimyasal madde salgılar.  Bu beyin kimyasallarına tıpta nöropeptit denir. Düşünce yapısı beyindeki nöropeptit üretimini etkiler. İyi şeyler düşünen insan iyi nöropeptitler üretir. Neşeli insanlarla kederli insanların nöropeptitleri birbirinden farklıdır. İyi nöropeptitler vücuttaki bağışıklık hücrelerini harekete geçirir. Yani bağışıklık sisteminin sağlığı düşüncelerimizin de sağlıklı olmasına bağlıdır. Neşeli bir insan olmak hele ki kanserle mücadele ederken kolay bir iş midir? Tabii ki değildir. Ama imkansız da değildir. Kanserle mücadele eden hastalarımıza; haber izlememelerini, gazete okumamalarını, olumsuz olay ve kişilerden uzak durmalarını, bol bol komedi filmleri izlemelerini ve içlerinden gelmese bile bol bol kahkaha atmalarını öneririz. Kahkaha attığımızda yalan bile olsa beynimiz inanır. Bilinçaltını ben iyiyim, mutluyum, her şey yolunda gibi cümlelerle kandırabiliriz. Kanserle mücadele eden hastaların görüştüğü insanları da bir süzgeçten geçirmelerini öneririm. Kendilerine acıyarak bakan, karşılarında ağlayan, kanserli kişinin 3 ay ömrü kalmış gibi davranıp modunu yerle bir eden mod emici insanlardan kesinlikle uzak durmasının tedaviye azımsanamayacak derecede katkısı olacaktır. 

Kanser tedavisi gören kişilerin yakınlarının davranışları ve desteği hastanın tedavi sürecindeki olumsuzlukları biraz olsun daha kolay atlatmasına yardımcı olmaktadır. Tedavi gören hastaya öfkelenilmemeli, duygu ve düşünceleri önemsenilmeli, hasta kendini kötü hissettiğinde, olumsuz düşünceler geliştirdiğinde hastayla bu düşüncelerin gerçekliği üzerine konuşulmalıdır. Tedavi sonucu iştahı kesilen hastanın yemek yemesi için zorlanılmaması gerekmektedir. Kanser tedavisi zorlu bir süreçtir. Bu süreçte mutlaka bir uzman tarafından kişinin psikolojik destek alması tedavinin başarısını artırmaya yardımcı olacaktır.